Mezopotamyanın Kuzeye Açılan Penceresi

MorYakup

Mor Yakup Kilisesi ve Tarihi Nusaybin  Okulu

Nusaybin MÖ 131 yılında, merkezleri Urfa şehri olan Abgarlar hükümranlığı altına girdi. Bu krallık MS 249 yılına kadar devam etmiştir. İlk zamanlarda Nusaybin`i sınırlarına dahil eden Abgar Beyliği, Ermeni baskısına dayanamayarak, şehri Tigran`a bağlı güçlere terk etmek zorunda kalmıştır. Hıristiyanlık yayılmaya başlarken, İsa`nın seçtiği 72 müjdeciden biri olan Mar Aday, Urfa`nın putperestlikten Hıristiyanlığa geçmesini sağladıktan sonra Nusaybin`e geçmiş ve Hıristiyanlığı burada da neşretmiştir. Daha sonra Mar Aday, kendi öğrencilerinden olan Mar Mari`yi Nusaybin`e göndermiş ve burada Hıristiyanlık inancının gelişmesini sağlamıştır. Abgar Beyliği`nin Arami kökenli halkı MS 38`de yeryüzünün ilk Hıristiyanları olarak putperestliği terk ettiler. Nusaybin ve çevresinde ise MS 150 yıllarından sonra Tanrılara adanmış tapınakların üzerine kiliseler ve manastırlar inşa edildimeye başlandı.

Roma İmparatoru Septimus Severus, putperest Roma`ya karşı başkaldıran ve sonradan "Süryani Kadim" diye anılacak olan ilk Hıristiyanları MS 197 yılında tümüyle buyruğu altına aldı ve Kuzey Suriye`yi bir Roma vilayeti durumuna getirdi. 303 yılında Nusaybin`de Hıristiyanlara karşı bir ayaklanma oldu. Birçok Hıristiyan öldürüldü. Mazı Dağı eteklerinde 4000 Hıristiyan imha edildi. Roma İmparatorluğu`nun topraklarında İncil nüshalarının yok edilmesi, kiliselerin yıkılması, Hıristiyan ayinlerinin yasaklanması, Hıristiyan bilgin ve rahiplerin pagan tanrılarına tapmaya zorlanması yolundaki buyruk, doğu eyaletlerinde çok sert uygulanmıştır. Ancak 313 Milano Fermanı ile Hıristiyanlık resmi devlet dinleri arasına sokuldu. Böylece Hıristiyanlar zulümden kurtuldular. Mar Yakub, MS 3. yüzyılın ortalarında bu tarihi bölgede dünyaya gelmiş ve Nusaybin yakınlarında bulunan bir manastırda dünyadan el etek çekerek rahiplik hayatına başlamıştır. Nusaybin`den gelen yetkili kişiler Mar Yakub`u kendi manastırından alıp Diyarbakır`a götürmüş, MS 309 yılında Meryemana Kilisesi`nde toplanan episkopal kongrenin kararıyla Nusaybin episkoposluğuna takdis edilmiş ve terfi edilmiştir. Mar Yakub Nusaybin`deki kilisenin küçük olduğunu düşünmüş ve bugün bir kısmı mevcut olan Mar Yakub Kilisesi`ni 313 yılında inşa ettirmeye başlamıştır. Kilisenin içinde bulunan 3 metre uzunluğundaki taşlar, taş işçiliğini sergileyen kemerlerindeki bezemeler, kutsal ayinin icra edildiği bölümlerdeki yarım kubbeler, duvardaki diğer motifler ve yapılar büyülü bir görünüm sergilemekte olup, emsalsiz bir şaheser durumundadırlar. Bugün bakıldığında kilisenin batı cephesindeki dış duvarın yıkıldığı, yıkılan bu yerin 1872 yılında yenilendiği ve damı üzerinde metropolitlik binası yapıldığı görülmektedir. Nikita`da (İznik) MS 325 yılında toplanan Hıristiyanlığın ilk ve en büyük kongresine katılan Episkopos Mar Yakub ile öğrencisi Mar Efram, Nusaybin`e döndüklerinde ünlü Nusaybin Okulu`nun inşasına başladılar ve 326 yılında okulu hizmete açtılar. Mar Efram 38 yıl boyunca bu okulun rektörlüğünü yapmıştır. Nusaybin Okulu putperestlikten kalma okulun enkazı üzerinde kurulmuştur. Burada 800-1000 kadar öğrenci yatılı olarak okumaktaydı. Okulun resmi dili Süryaniceydi. Süryanice dilinin yanında Grekçe de okutulmaktaydı. Bu okulda felsefe, mantık, edebiyat, geometri, astronomi, tıp ve hukuk eğitimi veriliyordu. Bu dönemde Grekçeden Süryaniceye birçok kitap çevrilmiştir. Bu okulda yetişmiş ve 3 milyon şiir cümlesiyle isim yapmış olan Süryanilerin büyük şairi Mar Efram`ın yüksek eğitim düzeyi, Nusaybin`de sunulan eğitimin bir ölçütüdür. Mar Yakub 338 yılında vefat etmiş ve kilisenin bodrum katındaki mezarına defnedilmiştir. Mar Yakub`dan sonra Nusaybin episkoposluğuna Mar Babo (338-343), Mar Logoş (343-361), Mar Abraham (361-?) getirilmiştir. Bu merkezin son metropoliti 1880 yılında Patrik 4. Petrus tarafından takdis edilen Rahip Hanna`dır. Böylece Nusaybin episkoposluk merkezi ara vermeden 20. yüzyılın başlarına kadar episkoposluk görevini sürdürmüştür.Birinci Nusaybin Okulu 363 yılında Sasanilerin Nusaybin`i almalarıyla öğretime son vermiştir. Mar Efram ve diğer arkadaşları Nusaybin`den Urfa Okulu`na geçmişlerdir. Bazı öğretmenler ise çevreye dağılmış ve kendi çaplarında bu okulun eğitim geleneğini sürdürmüşlerdir. Antakya Piskoposu Nostorius (381-451), İsa`yı insan değil Tanrı sayan monofizitlik öğretisine karşı onu hem insan hem Tanrı sayan diyafizitlik öğretisini getirince, bu görüşler Arami halkınca tepkiyle karşılandı. Bunun üzerine Antakya`daki Süryani Aramiler pisposluklarını önce Amida`ya (Diyarbakır), sonra da Nusaybin`e taşıdılar. Edessa`daki (Urfa) Nasturi akademisi, Bizans imparatorluk topraklarında Nasturilere karşı girişilen zulüm hareketleri yüzünden, 489 tarihinde Sasani Hükümdarı Kubad`ın izniyle ve Nusaybin Metropoliti Barsavmo ile Urfa Okulu`nun eski rektörü Narsay`ın çabalarıyla Edessa`dan Nusaybin`e nakledildikten sonra, burası asırlar boyunca Nasturilerin manevi merkezi oldu. Öğretmen Narsay ve Episkopos Barsavmo okula yeni kanunlar ve düzenlemeler getirdi. 496 yılında Nusaybin Episkoposu Barsavmo`nun yerine geçen 2. Mar Huşoh bu kanunları daha da genişletmiş ve onun döneminde okul yalnız doğuda değil, Roma İmparatorluğu`nda ve Afrika`da bile büyük bir ün kazanmıştır. Nusaybin Okulu 7. yüzyıla kadar hizmet vermiştir. Kültür ve medeniyete ışık saçan bu okulların çalışmalarından dolayı Nusaybin "İlimlerin beşiği, eğitim kenti ve öğretmenlerin annesi" olarak adlandırılmıştır.

 


 
01.01.2009 Tarihinden Bu Yana Toplam 17514 ziyaretçikişi burdaydı!